14 Nisan 2019 Pazar

KNUT HAMSUN - AÇLIK


"Belli belirsiz bir duygu, bana şu kaldırım taşları üzerinde yürüyen, sinip küçülen kimsenin ben olmadığımı söylüyordu."  



  
Açlık, Knut Hamsun'un 1890 yılında yayımlanan ilk romanıdır. Kitabın etkisinden uzun süre çıkamamış ve derinden etkilenmiştim. Kitap açlık ve sefaletle uğraşan ama ideallerinden ve gururundan ödün vermeyen bir karakterin ruhsal ve fiziksel çöküntüsünü anlatıyor.

Baş kahramanımız Andreas Tangen, geçimini gazetelere yazdığı yazılar ve makaleler ile sağlayan idealist bir yazardır. Kiralık küçük bir odada sefaletle savaşmaktadır. Kazandığı az miktar parayla hem karnını doyurmaya hem de kirasını denk getirmeye çalışmaktadır. Fakat kahramanımız yarı aç gezmesine rağmen asla ideallerinden vazgeçmeden ve kimseden yardım istemeden hayatına devam etmektedir.

Bir süre sonra kirasını ödeyemeyen Andreas, odadan atılır ve daha da zorlu günlerle karşı karşıya kalır. Yazdığı yazıların çoğu dili ağır olduğu için kabul edilmez ve o açlık durumunda tekrar yazmak mecburiyetindedir. Andreas yine de kimseden yardım istemeyecek kadar gururludur. Öyle ki bir gün kasaba girer ve köpekleri için kemik ister. Sonra o kemikleri kuytu bir köşede kemirerek karnını doyurmaya çalışır. 

Bir süre sonra imdadına bir yazısı koşar ve durumu biraz düzelir kalacak bir yer bulur fakat bu da uzun süreli değildir. Kısa süre sonra parası yine tükenmeye başlar. Açlık artık dayanılmaz bir seviyeye gelmiştir. Andreas gururunu bir kenara bırakarak dilenmeyi bile denemiştir ama hiçbir şey elde edemez. Ceketinin düğmelerini dahi satmayı denemiş ama yine de başaramamıştır. Andreas'ın artık açlıktan ne yazı yazacak ne de yürüyecek hali kalmamıştır. En sonunda rıhtıma gider ve bir gemiye tayfa olarak yazılır. Tüm hayallerine ve ideallerine veda ederek İngiltere'ye doğru yola çıkar.

Kitap öylesine acıklı ve öylesine derinden etkiliyor ki, Andreas'ın kitabın sonunda bir iş bulmasına sevinemiyorsunuz. Çünkü burada tüm hayallerinden vazgeçen ve zor günler geçirmiş, ruhsal çöküntüye uğramış bir kahraman var. Açlık halinin Andreas'ı fiziksel ve ruhsal olarak nasıl bitirdiği gözler önüne seriyor. Kitabın en etkileyici tarafının Andreas'ın açlıkla savaşıp sonunda kaybetmesinin getirdiği hayal kırıklığı olduğunu düşünüyor ve yazımı bir alıntı ile noktalıyorum;

"Islak üstümle yatağa girdim; belki bu gece ölürüm diye belli belirsiz bir düşünce vardı zihnimde, gövdemde kalmış son gücü yatağa biraz çeki düzen vermeye harcamıştım; sabaha az çok düzgün görünsündü çevrem. Ellerimi katladım, yerimi buldum."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

VICTOR HUGO ve NOTRE DAME

BÜYÜK BİR TARİH: NOTRE DAME           Bugün, tüm dünya bir tarihin kül oluşuna şahit oldu. Notre Dame sebebi henüz bilinmeyen bir yan...